Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’un bu hafta imzaladığı SB 53 adlı yeni yapay zekâ güvenliği ve şeffaflık yasası, devlet düzeyinde yapılan düzenlemelerin inovasyonu engellemek zorunda olmadığını kanıtlıyor.
Gençlik odaklı savunuculuk grubu Encode AI’nin kamu politikası başkan yardımcısı Adam Billen, yaptığı açıklamada bu görüşü savundu:
“Gerçek şu ki, yasa yapıcılar bir şeyler yapılması gerektiğini biliyor. Yenilikleri korurken ürünlerin güvenli olmasını sağlayacak yasaların çıkarılabileceğini de biliyorlar.”

SB 53 Neyi Amaçlıyor?
SB 53, ABD’de türünün ilk örneği olan bir yasa. Büyük yapay zekâ laboratuvarlarının, güvenlik ve şeffaflık protokollerini kamuya açıklamasını şart koşuyor. Özellikle şu konularda netlik istiyor:
-
Modellerin siber saldırılar veya biyolojik silah geliştirme gibi felaket risklerinden nasıl korunduğu,
-
Bu protokollere uyulmasının devlet tarafından (Kaliforniya Acil Durum Servisi Ofisi aracılığıyla) denetlenmesi.
Billen’a göre şirketler zaten bu protokolleri uyguluyor ancak rekabet baskısı bazılarını gevşetmeye yöneltebiliyor:
“Bazı şirketler güvenlik standartlarını rekabet nedeniyle düşürüyor. Bu yüzden bu tarz yasalar önemli.”
Federal Yasalarla Çatışma Riski
SB 53’e muhalefet, geçtiğimiz yıl veto edilen SB 1047 kadar güçlü olmadı. Ancak Silikon Vadisi’nde hâkim görüş hâlâ aynı:
Yapay zekâ düzenlemeleri, ABD’nin Çin’le rekabetinde geri kalmasına yol açabilir.

Bu nedenle Meta, Andreessen Horowitz gibi yatırımcılar ve OpenAI Başkanı Greg Brockman gibi güçlü figürler, AI yanlısı politikacıları desteklemek için yüz milyonlarca dolar harcıyor.
Ayrıca, eyaletlerin 10 yıl boyunca yapay zekâyı düzenlemesini yasaklayacak bir AI moratoryumu için de baskı yapmışlardı. Encode AI’nin liderliğinde kurulan 200’den fazla kuruluşluk koalisyon, bu girişimi durdurmayı başardı.
Ancak mücadele bitmiş değil.
Senatör Ted Cruz, SANDBOX Act adlı yeni yasa tasarısıyla benzer bir hedefe yöneliyor. Bu tasarı, şirketlere bazı federal düzenlemeleri 10 yıla kadar geçici olarak devre dışı bırakma izni verecek.
Billen, bu tür sınırlı kapsamlı federal yasaların eyaletlerin yasama gücünü ortadan kaldırabileceği uyarısında bulunuyor:
“Bu, çağımızın en önemli teknolojisinde federalizmi silmek olur.”
Çin’le Rekabet mi, Demokratik Süreç mi?
Billen, Çin’le rekabetin önemli olduğunu kabul etse de, eyalet yasalarını ortadan kaldırmanın doğru bir strateji olmadığını söylüyor:
“SB 53 gibi yasalar Çin’le rekabetimizi yavaşlatmaz. Aksini iddia etmek entelektüel olarak dürüst değil.”
Gerçek rekabeti korumak için ihracat kontrollerinin güçlendirilmesi gerektiğini savunuyor:
“Eğer gerçekten Çin’i geçmek istiyorsak, Amerikan şirketlerine çip erişimini garanti altına alırız. Ama sektör bunu istemiyor.”
Nvidia ve OpenAI gibi şirketlerin, Çin’e yönelik çip ihracat kısıtlamalarına karşı isteksiz olması da bu noktada dikkat çekici.
Nvidia, Çin pazarından büyük gelir elde ettiği için; OpenAI ise tedarikçisiyle sorun yaşamamak adına bu konudan kaçınıyor olabilir.
Trump yönetiminin de bu konuda tutarsız bir politika izlediği belirtiliyor:
Nisan 2025’te Çin’e gelişmiş çip ihracatını yasaklamasına rağmen, üç ay sonra kısıtlamayı gevşetip %15 gelir payı karşılığında satışlara yeniden izin verdi.
“Demokrasinin Çalıştığının Kanıtı”
Billen’a göre SB 53, demokratik sürecin işleyebileceğini gösteren bir örnek:
“Bu süreç çirkin ve karmaşık olabilir ama demokrasinin ve federalizmin temeli budur. SB 53 bunun hâlâ mümkün olduğunu kanıtlıyor.”